19.01.2007

Dönemin son sınavı… O gece İstanbul yoluna çıkacak olan bir otobüse binecek olmanın mutluluğu… Öğlen vakti kantinde yapılan son hazırlıklar sınav için… Bir telefon…

Ne sınavın anlamı vardı artık ne de destek için sırtımı sıvazlayan ellerin… Hepsi ve herşey düşmandı o anda bana… Gece her saniyesi sorgulamayla dolu uzun bir otobüs yolculuğu… Sabah İstanbul, sabah Şişli, sabah Osmanbey, sabah Sebat Apartmanı… Sanki hiçbirşey bıraktığım gibi değildi ve olmayacaktı. Daha önce onlarca kez gittiğim yer artık başkaydı. Daha önce onlarca kez gördüğüm insanlar artık başkaydı. Gözlerdeki duygular sevecenlikten çok uzaktı.

İki gün sonra akılalmaz bir acı… Yine olmuştu… Acılar sarılmışlardı biribirine… Bu kadar yoğun bir acı varken ikincisine ne gerek vardı… Ama geldi oturdu tam ciğerimin üstüne… Nefes almak güçleşmiş, yürümek ise ancak iki büklüm… Hastaneye gitmeli ve hatta birkaç günde yatmalıydım. Ertesi gün orda olmak, o kalabalığın arasında olmak, elimde o dövizleri taşımak ve avazım çıktığı kadar “Hepimiz Hrant’ız” diye bağırmak bütün acılarımı unutturmuştu bana…

Yaşananların, konuşulanların ve yapılanların hepsi anlamsızdı… “O” gitmişti ve gelmeyecekti. Gidenin  arkasından dökülen yaşlar, gittiği için değil bıraktıklarının kıymetindendir. Ama artık herşey boştu ve “Hrant Dink” , karşısına çıkıp gözlerinin içine bakabilecek kadar bile cesarete sahip olmayan bir “insan”* tarafından “arkasından” sıkılan üç kurşun ile “öldürüldü”.

Bilen bilir “O” ,”insan”ları çok severdi. “O” bakınca gözleriyle değil, yüreğiyle bakardı. “O” sarılınca kollarıyla değil, benliğiyle sarılırdı. “O” öpünce dudaklarıyla değil, kalbiyle öperdi. “O” artık yoktu… Oysa daha gözlerinin içine bakacağı, sarılacağı ve öpeceği o kadar çok insan vardı ki…

Rahat uyu… çünkü seni öldüren veya öldürten şuan mahkeme salonlarında maymunluk yapanlar yada yaptırılanlar değiller. Rahat uyu… çünkü seni öldürtenler bile şuan pişmanlar. Bir daha, bu kadar “yapıcı” bir “aydın” bulamayacaklar karşılarında… Bir daha, önce “birlik ve dirlik” diyen bir dost bulamayacaklar karşılarında… Bir daha, en hararetli tartışmalarda bile karşısındakine-“din, dil, ırk ayrımı yapmadan” – “KARDEŞİM” diyen bir tartışmacı bulamayacaklar… Ve bir daha asla ama asla bir “HRANT DİNK” bulamayacaklar bu toplumda.

Sen yaşadığı cehennemi, cennete çevirmeye talip insanlardandın… Ve başardın Hrant Ağparik, cennettesin…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir