Ah Be İstanbul!!! Ah Be Ülkem!!!

Duydunuz değil mi_? 20.07.2009 tarihinde yani dün İstanbul / Beyoğlu, İstiklal Caddesinin tam orta yerinde bir Alman turisti öldürdük. “Öldürdük” diyorum çünkü biz yaptık bunu. Suçu sadece o tinerci veya akli dengesi bozuk gence atmak, onu kaldırıp Taksim Meydanı’nda asmak bize birşey katmayacaktır. Bu olayın sorumluluğunu almak zorundayız. Tabi ki bizden önce bu sorumluluğu alması gerekenler var. 20.07.2009 tarihinde bir Alman turisti İstanbulun göbeği İstiklal Caddesi’nde herkesin gözü önünde biri kalbinden olmak üzere iki bıçak darbesi ile ÖLDÜRDÜK. Evet biz öldürdük neden şaşırıyorsunuz ki_? Galatasaray Lisesi öğretmenlerinden Fransız bir öğretmeni çantasını vermedi diye, o 4 tinerci değil, biz bıçakladık! Yıllar önce Serpil öğretmeni ve annesini kaçırıp, tecavüz edip, onlarca kez bıçaklayan o tinerciler değildi, bizdik! (1998 yılında Serpil Öğretmen ve Annesini kaçıran katil zanlıları Serpil Öğretmeni öldürmüş, annesinin ise boğazını kestikleri için öldüğünü sanarak kaçmıştırlar. Yakalanan katil zanlısı 36 yıllık hapise mahkum edilmesine rağmen 7 yıl sonra “AF” ile serbest kalmıştır. Daha sonra Serpil Öğretmenin öldürüldüğü yerde bir yaralama olayına karışmıştır. “AF=Anayasal Fail”) Daha geçenlerde Tunceli’de bu ülke için, bizler için çatışan o gencecik komandoyu Recep Tayyip Erdoğan Parkı çıkışında o tinerciler değil, biz öldürdük! Daha öncede burda yazdığım bir olay! 55 yaşında bir vatandaşımızı ateş vermedi diye tiner döküp yakanlar o tinerciler değil, bizlerdik! Barış Gelini Pippa Baccayı hatırlatmak bile istemiyorum. (Pippa Bacca’ya tecavüz edip öldüren katil zanlsının daha önce emniyette birçok suçdan dosyası bulunmakta olup 3 kez hırsızlıktan sabıkası bulunmaktaydı.)

Evet, bunların hepsini biz yaptık. Şu güzel ülkede, şu güzel şehirde yapılacakların sırasını ve yöntemini bir türlü bulamadık. Bu çocukların veya zanlıların hiçbirini körükörüne suçlamak doğru değildir. Daha önce yüzlerce, binlerce kez konuşulan bir konu, sokak çocuklarına ve tinercilere rehabilitasyon merkezi, koruma yurdu, yetiştirme tesisi, olgunlaştıma dairesi, kişilik kazandırma platformu, adını her ne koyarsanız koyun, bizi ilgilendiren o çocuklara yön göstermeniz ve topluma faydalı yada faydayı boşverin en azından topluma zararsız hale getirmenizdir. Birkaç ay sonra “Avrupa Kültür Başkenti” olacak, Avrupanın en önemli metropollerinden İstanbulda ve hatta ülkenin en kalabalık caddesinde gündüz vakti, bir Alman turistin bıçaklanarak öldürülmesi normal mi sizce_? Hatta olay yaşanırken yanlarından geçen insanların bakıp devam etmelerine ne dersiniz_? Her olaya sadece “bakan” bir toplum olarak mı kalacağız_? Bu durumda bizim oylarımızla seçilen “bakan”larımız tamamen bizi temsil ediyolar demektir.

Bu olaylar hiçbir zaman bitmeyecektir. Bir ülkede bu tarz olaylar her zaman yaşanır ve yaşanacaktır. Yetkililerin görevi bunlara en aza indirmek olduğu gibi bizim görevimizde bu tür olaylara duyarsız ve seyirci kalmamaktır. Umarım yeni Emniyet Müdürümüz Hüseyin Çapkın Bey bu tarz konulara eğilir ve İstanbul Emniyetini sağlamaya en altlardan sokaklardan, ara sokaklardan, çıkmazlardan başlar. Umarım yeni Emniyet Müdürümüz  İstanbul Emniyetini sağlamaya önce çocuklarımızdan, tinerci olan, sokağa atılan, ellerine uyuşturucu verilip satmaya zorlanan çocuklarımızdan başlar. Çünkü hepimiz biliyoruz eski Emniyet Müdürümüzün görev süresi devam ediyor olsaydı aynı “kızlarına sahip çıksalardı” dediği gibi ” O kadar parası vardır ne olacaktı 1 Lira verseydi canından kıymetli miydi?” diyebilirdi veya ” Ne işi varmış kıçını kırıp ülkesinde otursaymış” diyebilirdi. Umarım gelen gideni aratmaz ve şehr-i İstanbul emniyetli bir şehir olur.

Keşke 2010 yılını iple çekip, “Avrupa Kültür Başkenti” olduğumuz yılın hergününü huzurla yaşayacağımızı hayal edebilseydik.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir